İngilizce’de “If” Kelimesi (Conditionals Part-2)
Bu videoda “if” kelimesini incelemeye devam ederek gerçek şartlara yani “real conditionals” konusuna bakacağız. Bu esnada da zero conditional ve first conditional konularına da giriş yapacağız.
Bir önceki yazıda if ile kurulan şartlı cümlelerde iki durumdan bahsettim. Gerçek şartlar ve gerçek olmayan şartlar yani real conditionals ve unreal conditionals. Kurduğun cümlenin gerçek bir şart olması ve olmamasına göre de değişen birkaç nokta olduğunu söyledim.
Bu yazıda real conditionals yani gerçek şartlardan bahsedeceğim. Gerçek şartlar İngilizce’de iki şekilde karşına çıkıcak.
İlk olarak, günlük hayatta her zaman geçerli bir şarttan bahsederken kullanman gerekecek. Örneğin;
- If you heat ice, it melts.
- Eğer buzu ısıtırsan, erir.
İkincisi, geleceğe yönelik gerçek bir şarttan bahsedebilirsin. Örneğin;
- If he takes me to school, I won’t be late.
- Eğer beni okula götürürse, geç kalmayacağım.
Burada ilk duruma “zero conditional” deniyor. İkinci duruma ise “first conditional” deniyor.
Ancak konuşurken “Acaba şu anda zero conditional mı kullanmalıyım yoksa first conditional mı kullanmalıyım?” diye düşünmene gerek yok. Eğer zamanları iyi biliyorsan, mantığını oturtarak çok rahat cümle kurabilirsin.
Zero conditional ile başlayalım. Bu durumda genel olarak veya her zaman geçerli olan bir şarttan bahsetmiş oluyorsun.
Örneğin;
- Buzu ısıtırsan erir.
- İnsanlar çok yemek yerse şişmanlar.
- İşim olmazsa genelde parka gidiyorum.
Bu gibi cümleler zero conditional cümleleri. Bu tarz cümleler kurarken de her zaman veya genel olarak geçerli olan bir şeyden bahsettiğin için eylemler daima geniş zamanda oluyor. Hemen birkaç örnek yapalım.
- If you push the door, it opens.
- Eğer kapıyı ittirirsen, açılır.
- If it rains, you get wet.
- Eğer yağmur yağarsa, ıslanırsın.
- If you push the button, the door opens.
- Eğer tuşa basarsan, kapı açılır.
- If you put your hand in fire, you burn.
- Eğer elini ateşin içine sokarsan, yanarsın.
- If you go left, you see the bakery.
- Eğer sola dönersen, fırını görürsün.
- If you repeat it enough, you memorise it.
- Eğer yeterince tekrarlarsan, ezberlersin.
- What do you do if you can’t sleep?
- Uyuyamadığında ne yaparsın?
Kısaca, her zaman veya genel olarak geçerli durumlarda iki eylem de geniş zaman yani present tense kullanılarak söylenmeli.
Şimdi gelecek için gerçek olan ihtimalleri nasıl ifade edebileceğimize bakalım. Bunlar gelecekte gerçekleşme ihtimali olan ve bir şarta bağlı durumlar. Örneğin;
- Yağmur yağarsa maç iptal olur.
- Seni ararsa gideriz.
- Kahve biterse tekrar alırım.
Bu tarz cümleleri kurarken dikkate etmen gereken noktalar var. Şart olan kısım yani “yağmur yağarsa, seni ararsa ve kahve biterse” kısımları geniş zaman yani present tense kullanılarak kurulmalı. “Maç iptal olur, gideriz ve alırım” kısımları ise future tense yani will veya going to kullanılarak kurulur.
Olayın gerçekleşme durumu kesin olmadığı için de genelde “will/won’t” kullanılır. Hemen birkaç örneğe bakalım.
- If it is hot enough tomorrow, I won’t wear a coat.
- Eğer yarın yeterince sıcak olursa, mont giymeyeceğim.
- If you don’t come home, you will be grounded.
- Eğer eve gelmezsen, cezalı olacaksın.
- If he takes me to school, I won’t be late.
- Eğer beni okula götürürse, geç kalmayacağım.
- If I don’t hurry, I will be late.
- Eğer acele etmezsem, geç kalacağım.
- If you listen, you will hear it.
- Eğer dinlersen, duyacaksın.
Bu tarz cümlelerde en sık yapılan hata, cümlenin iki eyleminin de gelecek zamanda belirtilmesi. Kısaca;
- If you won’t come home, you will be grounded
- If he won’t call you, we will go
gibi cümleler hatalı ve iki eylemi de gelecek zamanda söylememen önemli.
Evet, gerçek durumlarda nasıl şartlı cümle kurman gerektiğini öğrendin. Bu sayede gerçek durumlarda şart belirttiğin cümleleri nasıl hatasız bir şekilde kuracağını artık biliyorsun.
Bir sonraki yazıda gerçek olmayan şartlardan bahsedeceğim ve “Bilseydim onu arardım” ve “Çok param olsaydı yeni bir ev alırdım” gibi cümleleri nasıl kurabileceğini öğreneceksin.
Burak bey kolay gelsin. Bu konuda sunu diyebilirmiyiz. İf ‘ in olduğu cümle her zaman present tense olacak. Diyebilir miyiz? Acaba
Hayır, bunu demek yanlış olur. Örneğin “If I had played tennis when I was younger, I would have won today” gibi bir cümle kurabilirsin.