Hızlı gelen konuşmaları anlamanın yolları

( Part 3 )

Umarım iyi bir hafta geçiriyorsun. Konuşma korkusunu yenme serisinin 3. bölümüne geldik =)

Eğer ilk iki bölümü okuma fırsatın olmadıysa, bunları senin için web sayfama ekledim.

Buraya tıklayarak birinci bölümü okuyabilirsin. Bu yazıda konuşma korkunu yenmek için mutlaka anlaman gereken comfort zone kavramını gösteriyorum.

Buraya tıklayarak da ikinci bölümü okuyabilirsin. Bu bölümde kendini konuşmaya hazırlamak için atman gereken adımlardan bahsediyorum ve yapman gereken alıştırmaları gösteriyorum.

İlk iki yazıdan sonra gelelim konuşma esnasındaki en büyük korkulardan birine; Karşındaki kişiyi anlayamamak.

Bu noktada genelde yabancıların konuşmaları çok hızlı gelir ve anlamak için büyük çaba harcaman gerekir.

Hatta bazen karşındaki kişiyi 2-3 defa tekrar ettirmen bile gerekebiliyor çünkü cümleleri çok hızlı kuruyormuş gibi hissediyorsun.

Buradaki problem aslında karşındaki kişinin hızlı konuşmasından kaynaklanmıyor.

Bunu sanırım Türkçe’den örnek vererek daha iyi anlatabilirim.

Diyelim Amerikalı biri arada bir Türkiye’ye seyahat ediyor ve artık temel seviyede Türkçe öğrenmeye karar verdi.

Amerika’da bir kursa yazıldı ve ilk derste “Ne yapıyorsun?” sorusunu öğrendi.

Daha sonra uçakla Türkiye’ye geldi, bavulunu aldı ve yürürken Türk olan birine, adı Hasan olsun, yanlışlıkla çarptı.

Hasan da dönüp “n’apıosun kardeşim?” dedi.

Şimdi, biri Amerikalıya “napıosun?” sorusunun aslında “Ne yapıyorsun?” anlamına geldiğini söylediğinde Amerikalının düşüncesi ne olacak?

“Türkler ne kadar da hızlı konuşuyor.” düşüncesine benzer bir düşünce olacağına emin olabilirsin =)

Peki gerçekte durum böyle mi? Hayır.

Bunun hızlı konuşmakla alakası yok. Sadece sık söylenen kalıplar her dilde olduğu gibi Türkçe’de de yutuluyor.

Ama Amerikalı “N’apıosun?” sorusunun mantığını anladıktan sonra “Nereye gidiyosun?” ve Kimi arıyosun?” gibi soruları çok daha rahat anlamaya başlayacak.

İşte İngilizce’nin bize ilk etapta hızlı gelmesinin de sebebi bu. Derste “What are you doing?” sorusunu öğreniyoruz ve kelimeler tane tane söylendiğinde anlayabiliyoruz.

Daha sonra karşına Amerikalı geliyor ve sana, “Hey, whattaya doin?” diyor. Bunun ilk başta hızlı gelmesi çok normal. Özellikle ilk kez duyuyorsan.

Birçok kilit kelimede bu kısaltmalar var. Mesela “What are you …?”kalıbı “whattayu” şeklinde söyleniyor. “Going to”, “gonna” olarak söyleniyor.

Sonra tüm bunlar bir cümle içerisine atılıyor ve ortaya “whattaya gonna do?” gibi cümleler çıkıyor.

Ama mantığını ve neden böyle olduğunu bildikten sonra bu kısaltmaları anlamak git gide kolaylaşıyor =)

En önemli adım sorunun aslında hızda olmadığını anlamak.

Konuşma esnasında böyle bir durumlar karşılaştığında ise çözümü basit.

Böyle bir durumla karşılaştığında, veya karşındaki kişinin konuşması çok hızlı geldiğinde sakin kalıp “Can you please speak slower? I can’t understand.” diyebilirsin.

Genelde insanların ilk yaptığı şey, kelimeleri yutmak yerine tane tane olarak cümleyi tekrar etmek oluyor.

Fakat biz durumun buraya kadar gelmesine izin vermeyeceğiz ve arka planda düzenli olarak bu sorunu çözeceğiz.

Özellikle hızlı konuşulanları anlayamama sorununu çözmek için yapabileceğin bir egzersizden bahsedeceğim.

Böylece düzenli olara sıkıntı yaşadığın telaffuzları tespit edip öğrenebileceksin. Bu da konuşma esnasında çok daha rahat etmeni sağlayacak.

Bu alıştırma için metni olan dinleme içerikleri çok değerli çünkü anlayamadığın noktaları rahatlıkla öğrenmene olanak tanıyor.

Bu tarz içerikleri de Blinkist gibi bir uygulamadan bulabilirsin.

Blinkist, binlerce kitabı alıp harika özetler haline getirip metin ve ses kayıtlarıyla birlikte uygulamasına ekliyor. Örneğin normalde dinleyerek 4-5 saat sürecek olan bir kitabı 10-15 dakikada bitirebiliyorsun. Üstelik bu 10-15 dakikayı da “blink” adını verdiği küçük parçalara bölüyor. Böylece 1-2 dakikalık ses kayıtları ve bu kayıtların metinleri elinde oluyor ve bu şekilde çalışmak çok daha etkili.

10-15 dakikalık içeriği tamamladığında da bir kitap boyunca verilmek istenen en önemli noktaları öğrenmiş ve bir yandan da kitap bitirerek kendini geliştirmiş oluyorsun. Kısaca, bir taşla 2 kuş vuruyorsun =)

Bu şekilde ilgilendiğin alanlarla ilgili (ilişkiler, iletişim ve sosyal beceriler, motivasyon, biyografi ve tarih, politika ve toplum, kişisel gelişim, sağlık ve fitness, psikoloji, bilim ve teknoloji, ebeveynlik v.b.) metinlere ve ses kayıtlarına ulaşıp istediğin kadar çalışabilirsin.

Ücretsiz üyelik seçeneğinde her gün sana rastgele dinleyebileceğin ve okuyabileceğin bir kitap özeti sunuyor. Böylece her gün elinde çalışabileceğin yeni bir içerik olacak. Bu da seni “sürekli olarak uygun ve metni olan dinleme içeriklerini arama” derdinden kurtarıp ciddi zaman kazandıracak. Tek yapman gereken arkana yaslanıp alıştırma yapmak =)

Ücretli üyelikte ise istediğin kitapları istediğin kadar dinleme olanağı ve internete bağlı olmadan bile kitap özetlerini okuma/dinleme olarak takip etme olanağı sunuyor.

Eğer duyduklarını rahat bir şekilde anlayabilmek konusunda ciddiysen, buraya tıklayarak mutlaka Blinkist’e üye olmanı tavsiye ederim. “Free Trial” kısmından hemen ücretsiz üye olabilirsin.

Blinkist’e üye olduktan sonra, ikinci adım aşağıdaki adımları takip ederek düzenli olarak duyduğunu anlama alıştırması yapman.

Uygulamayı açıp kitabına girdikten sonra, öncelikle metne hiç bakmadan içeriği tamamen anlamaya çalışarak bir kere dinle. Buradaki amacın gerçek hayatta karşılaşacağın duruma olabildiğince yaklaşmak. Gerçek hayatta karşındakinin ne diyeceğini bilmiyorsun ve elinde metin yok. Duyduğunu ne kadar anlayabildiğini her seferinde bu şekilde ölçmende fayda var. Böylece bir yandan kendini insanlarla konuşma hissine de hazırlamış oluyorsun.

Tavsiyem tüm kitabı tek seferde değil de “blinkler (1-2 dakikalık parçalar)” halinde takip etmen. Böylece bir anda çok fazla içerikle boğuşmamış olacaksın. 1-2 dakikalık blinki tamamen anlamaya çalışarak dinle. Bunu yaptıktan sonra anlamadığın kelimeleri/cümle yapılarını metne bakarak not al ve öğren. Sonra da sıradaki blinke geç ve bu şekilde kitabı tamamla.

Şimdiki kısım çok önemli. Eğer hızlı gelen konuşmaları anlamada gelişmek istiyorsan, çözümü bu anlatacağım adımı da her seferinde uygulamak.

Metne bakıp anladığın ama duyduğunda kaçırdığını fark ettiğin yerleri ayrı bir yere not al. Bu noktalar büyük ihtimalle hızlı telaffuzdan dolayı sıkıntı yaşadığın noktalar. Bu kısımları rahat bir şekilde anlayabilene kadar ses kaydının o kısmını tekrar ve tekrar dinle.

Bütün çalışmaların bittikten sonra da metni 2-3 defa tamamen anlayarak dinle ve bir sonraki kitap özetine geçip tekrarla.

Özetle;

  1. Blinkist’e buraya tıklayarak üye ol
  2. Kitap özetini aç ve blinkler halinde(küçük bölümler) ilerle.
    Öncelikle metne hiç bakmadan blinki olabildiğince anlamaya çalışarak dinle.
  3. Daha sonra anlayamadığın kelimeleri ve kalıplar not al.
  4. Anlayamadığın kelimeleleri ve kalıpları belirlerken, duyduğunda anlayamadığın ama okuduğunda anlayabildiğini fark ettiğin noktaları özel bir yere not al.
  5. Okuyup anladığın ama duyup anlayamadığın kelimelerin/kalıpların olduğu cümleleri anlayabilene kadar tekrar ve tekrar dinle.
  6. Tüm blinki (1-2 dakikalık parçayı) tamamen anlar şekilde 2-3 defa dinle ve yeni blinke geç.
  7. Yeni kitaba geç ve yukarıdaki adımları tekrarla.
  8. Bu alıştırmayı yaptığın zaman duyduğunu anlama bencerin gittikçe ilerleyecek.

Duyduklarını anlayabilme kısmı İngilizce öğrenirken yavaş gelişen bir kısım. O yüzden 2-3 kitaptan sonra dahi yavaş ilerleme görüyorsan, moralini bozma. Bu çok normal bir durum =)

Düzenli olarak bu alıştırmayı yaparsan, gittikçe insanları daha rahat anlayabildiğini ve sürekli olarak yeni kelimeler öğrendiğini fark edeceksin. Özellikle telaffuzlara biraz alıştıktan sonra =)

Evet, duyduklarını anlayabilmek için yapabileceğin alıştırma da bu şekilde.

Sonraki e-postada bütün bu öğrendiklerini pekiştirmek için kullanabileceğin ve insanlarla etkileşim kurmanı sağlayacak birkaç kaynak önereceğim.

Böylece konuşma korkunu yenmek için bilmen gereken her şey elinin altında olacak. Şimdilik, en önemli noktalardan biri olan “duyduğunu anlama” kısmını yukarıda anlattığım şekilde geliştirmeye odaklanmanı istiyorum çünkü en büyük stres kaynaklarından biri bu =)