Takılmadan İngilizce konuşmak için bilmen gereken 7 bağlaç

İngilizce konuşurken hep aynı basit cümeleri kullandığını hisseder misin? Ya da düşüncelerini anlatırken yeterince akıcı olamadığını düşünür müsün?

Bunu aşmanın bir yolu, bağlaçları etkili bir şekilde kullanmak. Bağlaçlar düşüncelerini ve kurduğun cümleleri bağlamak için kullanılır. Bu da daha akıcı bir şekilde konuşmana yardımcı olur ve söylemek istediklerini daha kısa bir sürede aktarırsın.

Toplamda 7 tane bağlaç var. Bunlar for, and, nor, but, or, yet ve so. Bunlara coordinating conjunctions deniyor ve bunları hatırlamanı sağlayacak yaygın bir kısaltma var. Hepsinin ilk harfini düşünerek “FANBOYS” kısaltmasından bu bağlaçları aklına getirebilirsin.

En sık kullanacağın ve erkenden öğrenmen gereken “and” bağlacı ile başlayalım.

And

İki bilgiyi birbirine bağlar, bunlar arasında bir ilişki gösterir ve “ve” anlamına gelir. İki bağımsız cümle birleştiği zaman da virgül kullanırız ve oluşan cümleye bileşik cümle denir. Mesela;

I want some tea” yani “Biraz çay istiyorum” ile “I want some sugar” yani “Biraz şeker istiyorum” cümlelerini bağlayalım. Bunu “I want some tea, and I want some sugar” şeklinde yapabilirsin. Böylece iki cümleyi “ve” bağlacı ile birbirine bağlamış olduk.

We should go there” yani “Oraya gitmeliyiz” cümlesiyle “We should bring her” yani “Onu getirmeliyiz” cümlesini bağlayalım ve “Oraya gitmeliyiz ve onu getirmeliyiz” cümlesini kuralım. Bunu and bağlacını kullanarak “We should go there, and we should bring her” şeklinde söyleyebiliriz.

Veya “Bir hamburger yedim” yani “I ate a hamburger” ve “Biraz buzlu çay içtim” yani “I drank some ice tea” cümlelerini and bağlacıyla bağlayalım. Bu cümleleri “I ate a hamburger, and I drank some ice tea” yani “Hamburger yedim ve biraz buzlu çay içtim” şeklinde bağlayabiliriz.

But

Kullanacağın bir diğer yaygın bağlaç “but” bağlacı. But, “ama” veya “ancak” anlamına geliyor ve beklemediğimiz bir şeyin ilişkisini gösterir. Ayrıca kontrast yani “terslik” anlamı katmak için de kullanılır.

Mesela önceki örneklerden birinin üzerinden giderek şu cümleye bakalım: “Çay istiyorum ama şeker istemiyorum”. Bu cümleyi kurmak istersek, “I want some tea, but I don’t want sugar” diyebilirsin.

Ceren’i tanıyorum” yani “I know Ceren” ile “Cenk’i tanımıyorum” yani “I don’t know Cenk” cümlelerini bağlayalım ve “Ceren’i tanıyorum ama Cenk’i tanımıyorum” cümlelerini kuralım. Bunu  “I know Ceren, but I don’t know Cenk” şeklinde kurmamız yeterli.

Şimdi “Annem yemek yapmayı çok seviyor” ve “Temizlik yapmaktan nefret ediyor” cümlelerini ama yani but ile bağlayalım. “My mom loves cooking, but she hates cleaning.” diyerek “Annem yemek yapmayı çok seviyor ama temizlik yapmaktan nefret ediyor” diyebiliriz.

Or

Sırada “or” var. Bu kelime bize bir seçeneğimiz olduğunu ve sadece bir tanesini seçebileceğimizi gösteriyor. Kısaca, “veya” anlamına geliyor.

Mesela “Biraz çay veya biraz şeker istiyorum” demek için “I want some tea, or I want sugar” diyebilirsin.

Hemen birkaç karışık örnek inceleyelim.

  • Sandviç satın alabilirsin ya da spagetti yiyebilirsin.
  • You can buy a sandwich, or you can eat spagetti.
  • Eve yürüyebiliriz veya bisiklet sürebiliriz.
  • We can walk home, or we can ride our bikes.
  • Gelemedi veya gelmek istemedi.
  •  He couldn’t come, or he didn’t want to come.

So

Şimdi “so” bağlacına bakalım. Bu da çok sık kullanılan bir bağlaç ve cümlelerinde sebep-sonuç ilişkisi göstermek için kullanabilirsin. Bağlaç, “bu yüzden” veya “böylece” anlamına gelir.

Örneğin “Koştum, bu yüzden yorgunum” gibi bir cümle kurmak istersen, bunu “I ran, so I am tired” şeklinde söyleyebilirsin. Burada “so” bağlacı ile “I ran” yani “Koştum” ve “I am tired” yani “Yorgunum” cümlelerini bağladık.

Birkaç örnek inceleyelim.

  • Açtım, bu yüzden de akşam yemeği
  • I was hungry, so I cooked dinner.
  • Annesini özledi, bu yüzden onu ziyaret etmeye gitti.
  • She missed her mother, so she went to visit her.

So kelimesinin günlük konuşmalarda bir işlevi daha var. Sebep belirttiği gibi farklı tepkiler vermek için de kullanılır.

Mesela, sen uzunca bir şey anlattıktan sonra ben sana “So?” dersem, aslında burada, “Eee? Sonuç ne?” şeklinde bir tepki vermiş oluyorum ve bunu da günlük hayatta sıkça göreceksin.

Yet

Sırada “yet” bağlacı var. Yet bağlacını zıtlık göstermek için kullanabilirsin. Bu bağlaç “yine de” veya “buna rağmen” anlamına gelir.

Mesela “Berk 1 yaşında ama yine de yürüyebiliyor” gibi bir cümle kurmak istersen “yet” bağlacını kullanabilirsin.

Burada yine iki cümleyi bağlayacağız. “Berk is two years old” yani “Berk iki yaşında” ve “He can walk fast” yani “Hızlı yürüyebilir”.

Bunları “yet” ile bağladığımızda, “Berk is two years old, yet he can walk fast” yani “Berk iki yaşında ama yine de hızlı yürüyebilir” anlamını elde etmiş oluyoruz.

Burada küçük bir ek detaya değinmek istiyorum. Konuşurken bu anlamı vermek için genelde “but” yani “ama” bağlacı kullanılır ve “yet” kullanımı konuşmaya oranla yazılarda daha sık kullanılır.

Mesela konuşma esnasında bu cümlenin “Berk is two years old, but he can walk fast” yani “Berk iki yaşında ama hızlı yürüyebilir” şeklinde kurulduğunu daha fazla göreceksin.

Birkaç örnek daha inceleyelim.

  • The weather forecast said that it would be sunny, yet it rained.
  • Hava durumu raporu güneşli olacağını söyledi ama yine de yağmur yağdı.
  • We thought that they wouldn’t go to the party, yet they were there.
  • Partiye gitmeyeceklerini düşündük, ama yine de oradalardı.
  • I told you not to call her, yet you stil called her.
  • Onu aramamanı söyledim, ama sen yine de aradın.

For

For İngilizcede çoğunlukla edat olarak kullanılıyor ve bağlaç olarak kullanımı, gördüğümüz diğer bağlaçlara oranla daha az. Tüm bağlaçlar arasından belki de en az karşılaşacağın ve kullanacağın bağlaç “for” olacaktır. Ancak yine de bilmekte fayda var ve özellikle yazarak kurduğun cümlelere farklı bir boyut katmak için kullanabilirsin.

For bağlacı da “so” bağlacı gibi sebep ve sonuç ilişkisi gösterir ve “çünkü” ya da “dolayısıyla” anlamına gelir. Fakat for bağlacının so bağlacına göre bir farkı var.  

Mesela, “I want milk, for I don’t like black coffee” cümlesine bakalım. Bu cümlede “for” bağlacı sebep-sonuç ilişkisi göstermek için kullanılıyor ve “Süt istiyorum çünkü filtre kahve sevmiyorum” anlamına geliyor.

So” ile olan farkını görebiliyor musun?

Fark şu : So bağlacı kullanıldığında “sebep” önce gelir ve “sonuç” sonradan yazılır. “For” kelimesi kullanıldığındaysa  “sonuç” önce gelir ve daha sonra “sebep” yazılır.

I want milk, for I don’t like black coffee” cümlesi “so” ile kurulsaydı, “I don’t like black coffee, so I want milk” yani “Filtre kahve sevmediğim için süt istiyorum” veya “Filtre kahve sevmiyorum, bu yüzden süt istiyorum” şeklinde kurulmalıydı.

  • I yelled at him, for he stole my pen.
  • Ona bağırdım çünkü kalemimi çaldı.
  • She couldn’t wear that dress for it rained.
  • O elbiseyi giyemedi çünkü yağmur yağdı.

Nor

Son olarak “nor” bağlacına bakalım. “Nor” bağlacı dikkat etmen gereken ince noktalara sahip bir bağlaç. Öncelikle nasıl kullanıldığına bakalım ve örnek üzerinden gidelim.

I don’t play football, nor do I play basketball.

Bu cümle “Futbol da basketbol da oynamam.” anlamına geliyor ve “nor” burada cümleye “ne…ne de” anlamını katmak için kullanılıyor.

Dikkat etmen gereken nokta, ikinci cümle. Bu cümle biraz tuhaf. Öncelikle “nor” bağlacı iki olumsuz ifade ile kullanılır. Ancak ikinci cümle olumsuz olarak yazılmaz ve olumsuzluk anlamı “nor” tarafından doğal olarak katılır.

Bu nedenle “I don’t play football” ve “I don’t play basketball” cümleleri “nor” ile birleştiğinde “I don’t play football, nor I don’t play basketball” olarak değil, “I don’t play fooball, nor do I play basketball” şeklinde birleşir.

Dikkat etmen gereken bir diğer nokta ikinci cümlenin kelime dizilimi. Bu kelime dizilimi “soru cümlesine” benzer şekilde yapılır.

Kısaca, “Do I play basketball?” sorusuna benzer şekilde “nor do I play basketball” şeklinde bir cümle dizilimi var.

Birkaç örnek cümle inceleyelim.

  • I don’t like sugar, nor do I like chocolate.
  • Şekeri de çikolatayı da sevmem.
  • This isn’t cheap, nor is it pretty.
  • Bu ne ucuz ne de güzel.
  • We aren’t married, nor are we engaged.
  • Ne evliyiz ne de nişanlıyız.

—————————–

Artık temel bağlaçları biliyorsun ve sağlam bir altyapın var. Çabucak tüm bağlaçları FANBOYS üzerinden özetleyelim.

For bağlacı sebep-sonuç ilişkisi gösterir. Sonuç önce yazılır ve for kullanılarak bu sonucun sebebi belirtilir.

  • I want milk, for I don’t like black coffee..
  • Süt istiyorum çünkü filtre kahve sevmiyorum.

And, “ve” anlamına gelir.

  • I like tea and coffee.
  • Çay ve kahve severim.

Nor, “ne de” anlamına gelir ve olumsuz bir ifadenin ardından ikinci bir olumsuz ifade belirtmene yardımcı olur.

  • I don’t play football, nor do I play basketball.
  • Futbol da basketbol da oynamam.

But, “ama” anlamına gelir ve bir zıtlık belirtir.

  • I like tea, but I don’t like coffee.
  • Çay severim ama kahve sevmem.

Or, “veya” anlamına gelir ve iki şeyden birinin geçerli olduğunu belirtmeye yarar.

  • I want tea or coffee.
  • Çay veya kahve istiyorum.

Yet bağlacı zıtlık gösterir. Bu bağlaç “yine de” veya “buna rağmen” anlamına gelir.

  • John is young, yet he is very strong.
  • John genç ama buna rağmen çok güçlü.

So bağlacını sebep-sonuç ilişkisi göstermek için kullanabilirsin. Bağlaç, “bu yüzden” veya “böylece” anlamına gelir.

  • I was thirsty, so I drank water.
  • Susamıştım ve bu yüzden su içtim.

Evet, bağlaçlara genel bakışımız bu şekilde. Artık temel bağlaçlarla ilgili sağlam bir altyapın var. Bu bağlaçlar konuşmalarını ve özellikle yazılı cümlelerini monotonluktan çıkarıp çeşitlendirmene yardımcı olacak ve daha akıcı cümleler kurmanı sağlayacak. 🙂

2 Yorum Kendi yorumunu ekle

Yorum Bırak