Have the nerve: Haddini aşan insanlar için kullanılan bir ifade
Bu derste, İngilizce’de haddini aşan biri için kullanılan “Have the nerve” ifadesini ve bu ifadenin çeşitlerini inceleyeceğiz. Buna ek olarak “have the nerve” ifadesinin kullanımını gerçek hayat örnekleri üzerinden inceleyeceğiz.
Konuyla ilgili PDF dosyasını indirmek için linke tıklayarak e-posta adresini bırakman yeterli. =)
Have the nerve ifadesinin ilk ve en yaygın kullanımıyla başlayalım. “Have the nerve to do something” kalıbı, bir kişinin bir şeyi yapmaya cüret etmesi durumunda kullanılıyor.
Bu kullanım, biri haddini aştığında kullanılıyor ve “bu ne cürret”, “bu ne cesaret” veya “buna nasıl cüret eder” anlamlarına gelebiliyor.
Bu kalıbın bu anlamı biraz olumsuz. Çünkü genelde birinin yapmaya kalkışmaması gereken bir şeyi yapmasını eleştirmek için kullanılıyor.
Bunu aynı zamanda “have the nerve” yerine “have a nerve” ya da “have some nerve” şekillerinde de kullanabilirsin, hepsi aşağı yukarı aynı anlama geliyor.
Birkaç örnek üzerinden gidelim ve hangi durumlarda, ne tür cümleler kurmak için kullanıldığına bakalım.
Diyelim ki çok iyi davrandığın bir arkadaşının, senin arkandan konuştuğunu öğrendin. “Ben ona o kadar iyi davrandım, o bunu yapmaya nasıl cüret edebilir?” demek istiyorsun. Bunu “I treated her so nicely, how can she have the nerve to do that?” şeklinde söyleyebilirsin.
Ya da mesela bir grup projesinde herkes çalışırken katkıda bulunmayan biri projenin kötü göründüğünü söyledi. Sen de “Kendisi hiçbir şey yapmamışken projeyi eleştirmeye nasıl cüret eder?” demek istiyorsun. Bunun için “How can she have the nerve to criticise the project when she did nothing.” şeklinde söyleyebilirsin. Birkaç örneğe daha bakalım.
- Kavgalarından sonra partisine gelme cesaretini gösterdi.
- He has the nerve to show up to his party after their fight.
- İşin ilk gününden izin istemeye cüret etmesine inanamıyorum.
- I can’t believe he had the nerve to ask for a day off on his first day.
- Bana borcunu ödemediği halde tekrar para isteme cüretinde bulundu.
- She has some nerve asking for money when she didn’t pay me back her loan.
Bu ifadenin önemli bir kullanımı daha var. Have the nerve veya have some nerve ifadeleri, kullanıldığı duruma göre “cesaretinin olması/cesaret etmek” veya “yüreğinin olması” anlamına geliyor. Hemen birkaç örnek üzerinden nasıl kullanıldığını inceleyelim.
Diyelim ki bir işe atılmak isteyen bir arkadaşına tavsiye veriyorsun ve “Her şeyden önce, risk alacak cesaretin olmalı.” demek istiyorsun. Bunu “First of all, you have to have the nerve to take risks.” şeklinde söyleyebilirsin.
Ya da varsayalım ki kamp yapmaya gideceksiniz, ancak arkadaşın korkuyor. Onu motive etmek için de “Haydi, biraz yürekli ol!” demek istiyorsun. Bunun için “Come on, have some nerve!” diyebilirsin. İki örneğe daha bakalım.
- To grow your business, you have to have the nerve to keep going even after you have failures.
- İşini büyütmek için, başarısızlıklar yaşadıktan sonra bile devam etme cesaretini göstermelisin.
- You need to have some nerve to come to his class without your homework.
- Ödevin olmadan onun dersine gelmek için yürekli olmalısın.
Bu kullanımlar dışında, bu ifadeyi “Cesaretin var mı?” veya “Cüret edebilir misin?” gibi anlamlara gelecek şekilde bir soru olarak da kullanabilirsin. Bir kişinin bir şeyi yapmaya cüreti olup olmadığını da, yine bu kalıbı soruya dönüştürerek sorabilirsin. Birkaç örneğe bakalım.
- Do you have the nerve to prank the teacher?
- Öğretmene eşek şakası yapmaya cesartin var mı?
- Does he still have the nerve to speak bad about those people?
- O insanlar hakkında kötü konuşmaya hala cüret edebilir mi?
- Do they have the nerve to ask us to help them?
- Bizden yardım istemeye hala cüret edebilirler mi?
Yazıyı bitirmeden önce, bir ifadeye daha değinmek istiyorum. Kullanıldığı duruma göre hem olumlu hem de olumsuz anlama gelebilecek bir ifade daha var.
“What a nerve!” ifadesi.
Bu ifade, özellikle sinirli bir tonla söylendiğinde “bu ne cüret” veya “bu ne terbiyesizlik” gibi bir anlama geliyor.
Örneğin, diyelim ki bir ünlü, yoksul insanlarla dalga geçti ve haber oldu. Sen de bu durum karşışığında “Televizyona çıkmış ve yoksul insanlarla alay ediyor. Ne terbiyesizlik!” demek istiyorsun. Bu olumsuz kullanımda, “He goes on TV and mocks poor people. What a nerve!” şeklinde cümleni kurabilirsin.
Veya “Cenazede pembe giymiş. Ne cüret!” cümlesini “She wore pink to a funeral. What a nerve!” şeklinde söyleyebilirsin.
Son bir örneğe daha bakalım.
- You came here after I told you not to come. What a nerve!
- Gelmemeni söylediğim halde buraya geldin. Ne cüretle!
Evet, artık “have some nerve”, “have the nerve” ve “what a nerve” ifadelerinin anlamlarını ve kullanımlarını biliyorsun. Böylece sen de günlük hayattaki konuşmalarında kullanarak, konuşmalarına renk katabileceksin.
Perfect!
Thank you 🙂
Youtube kanalınıza ingilizce öğrenenler için motivasyon videosu çekermisiniz..
Motive gerek yok bence insan kendi kendini motiv ede bilecek güçte olsa gerek… Başarılar!
you’re great
Bu kadar mı güzel anlatılır!
ı’m speak englısh şakır şakır
Emeğinize sağlık çok akıcı bir video olmuş.