ABD Başkanlık Seçimleri İle İlgili 28 Güncel Kelime
Önümüzdeki hafta Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimleri yapılacak. Bu yüzden bugünlerde buna yönelik oldukça fazla haber yayınlanıyor ve birçok insan bu seçimleri konuşuyor.
Bu nedenle bu güncel kelimeler serisinde, Amerika’daki seçimler üzerinden 28 tane güncel kelime öğreneceğiz. Böylece hem haberleri takip etmen kolaylaşacak hem de bu konuda rahatlıkla konuşabileceksin.
Amerika’da başkanlık seçimleri iki büyük parti arasında yapılır. Başkan İngilizcede president demek. “Siyasi parti”İngilizcede political party demek. Seçim ise election demek.
- There is an election in the United States of America.
- Amerika Birleşik Devletleri’nde bir seçim var.
İki parti de başkanlık seçimleri öncesinde adayını belirlelemek için bir seçime gider. Bu seçimde partiye kayıtlı üyeler, başkanlık seçimlerinde yarışacak parti adayları için oy verirler.
Aday İngilizcede nominee demek. Nominee başkası tarafından aday gösterilen veya ismi öne atılan kişi demek.
Adayların belirlendiği bu ön seçime primary election denir. “Primary election” başkanın değil, asıl seçimde partiyi temsil edecek başkan adayını belirleyen seçimdir.
Genel seçim ilse general election şeklinde belirtilir.
Oy vermek ise to vote demek.
- Both parties voted for their nominees in the primary election.
- İki parti de adayları için ön seçimde oy verdi.
- The citizens are going to choose a president in the general election.
- Vatandaşlar genel seçimde bir başkan seçecekler.
Vatandaşlar oy kullanmadan önce oy kullanmak için kayıt yaptırırlar. Buna to register to vote denir. Genelde bir kereye mahsus yapılır ancak taşınma gibi durumlarda kayıt yenilenir.
Oy vermek için kayıt olunduğunda yani register to vote yapıldığında artık kişi seçmen olmuştur. Seçmen İngilizcede voter demek.
- I registered to vote when I was 17 years old. This year, I’m a voter.
- 17 yaşındayden oy vermek için kayıt yaptırdım. Bu sene seçmenim.
Az önce de üzerinde durduğumuz gibi seçmenler yani voters iki ana partiye oy verir. Demokratlar yani Democrats ve Cumhuriyetçiler yani Republicans.
- There are two main parties; The Democrats and the Republicans
- İki ana parti var; Demokratlar ve Cuhmuriyetçiler.
Ancak bağımsız aday da olunabiliyor. Bu adaylar bir partinin çatısı altında yarışmadan da başkanlık için aday olabiliyor. Örneğin Kanye West bu sene bağımsız aday olarak seçimlerde yarışıyor.
Bağımsız, independent demek. Aday ise candidate şeklinkde belirtilir.
Bu seçimlere “Başkanlık yarışı” dendiği için kişiler birbirilerini yenmek için “yarışır”. Bu nedenle “yarışmak” anlamında to run fiili kullanılır.
Mesela “I am running for president.” dersem, “Başkanlık için koşuyorum yani başkanlık için yarışıyorum.” demiş olurum.
- Kanye West is running as an independent candidate.
- Kanye West bağımsız bir aday olarak yarışıyor.
Bütün adaylar belirlendikten ve general election başladıktan sonra, adaylar seçim yarışına başlar. Bu yarış için yapılan eylemlere campaign denir. Campaign içerisinde çeşitli mitingler olur. Miting İngilizcede rally şeklinde söylenir.
Mesela;
- Last night, the president went to Florida for a rally.
- Dün akşam başkan bir miting için Florida’ya gitti.
- Kanye West started his campaign in South Carolina.
- Kanye West adaylık yarışını Güney Karolina’da başlattı.
Bu yarış esnasında şu anda görevde olan aday olan kişiye incumbent denir. Şu anda başkan olmayan fakat başkanlık yarışında olan kişiye ise challenger yani meydan okuyan kişi denir.
Mesela Trump şu anda başkan ve incumbent. Biden ise challeger, yani Trump’ı zorlayan, onun yerini almak isteyen kişi.
- The republican incumbent was here last night.
- Cumhuriyetçi ve görevdeki aday dün akşam buradaydı.
Amerika’da başkanlar 2 dönem başkanlık yapabiliyorlar. Bu dönemlere ise term deniyor. Mesela Trump kazanırsa onun için second term yani ikinci dönem olacak. Biden kazanırsa da first term yani birinci dönem olacak.
Candidateler yani adaylar yarışırken campaign esnasında ayrı münazaralar da yaparlar. Münazara İngilizcede debate demek.
Bu münazaryı yöneten kişiye de moderator yani moderatör denir.
Debatelere yani münazarlara göre adayların anketlerdeki oy oranları değişir. Anketler İngilizcede polls demek.
- After the debate, the republican candidate was leading in the polls.
- Münazaradan sonra cumhuriyetçi aday anketlerde öndeydi.
Seçim tarihi geldiğinde voters yani oy veren kişiler oylarını verir. Ancak Amerika’daki sistem iki aşamadan oluşur.
Halkın verdiği oylar dışında seçmenler kurulu da oy verir. Seçmenler kurulu, her eyalette bulunan belli seçmenlerden oluşan bir kuruldur. Bu kurula electoral college denir. Electoral college kime oy verirse başkan o kişi olur. Bu kurulda oy veren kişiye electorate denir.
Halkın verdiği oylara ise popular vote denir. Bazen adaylar halktan daha fazla oy almasına rağmen electoral college yani seçmen kurulundan daha az oy alıp kaybederler. Mesela 2016 seçimlerinde Hilary Clinton’a bu oldu.
- Hillary Clinton won the popular vote but lost in the electoral college vote.
- Hillary Clinton halkın oyunu aldı ama seçmenler kurulunun oylamasında kaybetti.
Bazı eyaletler candidateler yani adaylar için daha önemli oluyor. Birçok eyalet hep aynı partiye oy verirken, bazı eyaletlerdeki oylar yakın oluyor ve seçimden seçime değişebiliyor.
Eyalet İngilizcede state demek. Bu şekilde seçimden seçime farklı bir parti için oy kullanabilen eyaletlere ise swing state deniyor. Bunu “salıncak eyalet” gibi düşünebiliyorsun. Bazen demokratlara bazen de cumhuriyetçilere oy çıkıyor.
Örneğin “Florida is a swing state.”, “Florida bir salınca eyalettir.” demek.
Voters yani oy verecek kişiler oylarını verirken oy pusulalarını kullanırlar. Oy pusulası İngilizcede ballot demek.
Seçimlerde oy verebilecek herkes oy veremeyebiliyor ve bu durumda bir seçmen katılım oranı oluşuyor. Seçmen katılım oranı İngilizcede voter turnout demek.
Bu sene pandemiden dolayı özellikle posta yoluyla oy pusulası gönderme prosedürü uygulanıyor. Bunlara mail-in ballot yani posta yoluyla gönderilen oy pusulası deniyor.
Bu uygulamada herhangi bir hile olması ihtimali oldukça tartışılıyor. Hile veya sahtekarlık İngilizcede fraud demek.
Evet harikasın. Şimdi tüm gördüğümüz kelimeleri tekrar edelim.
- Party : Parti
- Election : Seçim
- Nominee : Başkası tarafından gösterilen aday
- Primary election : Ön seçim
- General election : Genel seçim
- To vote : Oy vermek
- To register to vote : Oy vermek için kayıt olmak
- Voter : Seçmen/oy veren kişi
- Democrat : Demokrat
- Republican : Cumhuriyetçi
- Independent : Bağımsız
- Candidate : Aday (Kendisini öne çıkaran aday)
- To run : Yarışmak
- Campaign : Seçim yarışı
- Rally : Miting
- Incumbent : Görevdeki aday
- Challenger : Meydan okuyan aday
- Term : Dönem
- Debate : Münazara
- Moderator : Moderatör
- Electoral college : Seçmenler kurulu
- Electorate : Seçmenler kurulunda oy veren kişi
- Popular vote : Halk oyu
- State : Eyalet
- Swing state : Salıncak eyalet
- Ballot : Oy pusulası
- Voter turnout : Seçmen katılım oranı
- Mail-in ballot : Posta yoluyla gönderilen oy pusulası
- Fraud : Sahtekarlık/hile
Evet harikasın, artık seçimlerle ilgili 28 önemli kelime biliyorsun ve sen de haberleri takip edip bu konularda konuşabilirsin.
Emeğinize sağlık .
Bilgilendirme ve güzel sunum için çok teşekkürler.
Çok teşekkürler , gayet öğretici.
Emeğinize sağlık
Rica ederim =)
cok faydali opmus bayildim
Beğenmenize sevindim 🙂
Tesekkurler tum destegin ve aciklayici videolarin icin seni cok seviyoruzzz
Rica ederim ve yardımcı olabildiğime sevindim 🙂
Teşekkürler
Süpersiniz..
Burak çok teşekkür ederim. Harikasın
Teşekkürler, güncel ve güzel konularla seri bir şekilde anlatılarak hazırlanmış, vakit olunca sizi takip edeceğim.
Cok tesekkurler Harika ve cok ogretici……
Harikasın
Harika bi bilgilendirme de oldu hem de ingilizce ogrenerek , lutfen daha cok bu tarz anlatimlar . Emeginize saglik !