Senenin son dersi, MUTLU YILLAR!
Yılbaşı filmleri arasındaki en klasik filmlerden biri “Evde Tek Başına” yani “Home Alone” filmidir.
Yılbaşı da yaklaşıyorken, bu film üzerinden 27 tane orta seviyede kelime öğreneceğiz. Filmin konusu ile başlayalım.
Film Kevin ve ailesini tanımamızla başlıyor. Aile kalabalık bir ailedir ve evdeki akrabalar ile birlikte toplam 15 kişi olmuşlardır. O yüzden evtıklım tıklım doludur.
Hep birlikte Noel tatili için Paris’e gitmeye hazırlanırlar. “hazırlanmak” İngilizcede “to prepare” şeklinde söylenir. “tıklım tıklım dolu olmak” ise “to be packed” şeklinde söylenebilir.
Kevin evde kendisine adil davranılmadığını ve bu yüzden başının hep belaya girdiğini düşünüyordur. “Adil” İngilizcede “fair” şeklinde söylenir.
Kevin gece yatmadan önce bir dilek tutar. Ailesinin kaybolmasını, onları bir daha görmemeyi diler. “bela” İngilizcede “trouble” şeklinde söylenir. “Başı belaya girmek” ise “to get in trouble” demek. “dilemek” fiili ise “to wish” şeklinde söylenir.
Özetle;
- fair : adil
- to prepare: hazırlanmak
- to be packed: tıklım tıklım dolu olmak
- trouble: bela
- to get in trouble: başı belaya girmek
- to wish: dilemek
- The house is packed with relatives.
- Ev akrabalarla dolu.
- Kevin gets in trouble.
- Kevin’ın başı belaya girer.
- They weren’t fair to Kevin.
- Kevin’a karşı adil davranmadılar.
- The family was preparing to go to Paris.
- Aile Paris’e gitmek için hazırlanıyordu.
- The family thinks that Kevin always causes trouble.
- Aile Kevin’ın her zaman yaramazlık yaptığını düşünür.
- Kevin wishes for his family to disappear.
- Kevin ailesinin kaybolmasını diler.
Aile sabah uyandığında uçağa geç kalmak üzeredir, bu yüzden acele ederler ve arabaya binerken bütün çocukların orada olduğundan emin olmak için çocukları sayarken hata yaparlar. Kevin’ı unutup yollarına devam ederler.
Kevin’ın dileği gerçek olur ve sabah kalktığında ailesi ortada yoktur.
“Yanlış hesap veya hatalı sayım” İngilizcede “miscalculation” demek.
Kevin dileğinin gerçekleştiğini düşünerek mutlu olur ve boş evin tadını çıkarmaya başlar. “Dileğin gerçeklemesi” İngilizcede “wish come true” şeklinde söylenir. “bir şeyin tadını çıkarmak” ise “to savour something” şeklinde belirtilir.
Ancak bu sırada iki hırsız, Noel tatiline çıkan ailelerin evlerini soymak için detaylı bir plan yapmıştır. Polis kılığında evleri dolaşıp dikkatli olmalarını söyleyerek, aynı sokakta tatile çıkan ailelerin listelerini yapmışlardır. Boş olacak evlerin hepsini biliyorlardır. “Başka birinin kılığına girmek/onun gibi davranmak” İngilizcede “to impersonate someone” şeklinde belirtilir. “Bir eve veya bir yere izinsiz girmek” ise “to break into (somewhere)” olarak belirtilir.
Kevin’ın evini de boş sanarak içeri girmeye çalışırlar ve Kevin bundan çok korkar. “Korkmak” İngilizcede “to freak out” şeklinde söylenebilir. Bu resmi olmayan bir ifade. Bazen “çıldırmak” anlamında da kullanılıyor. Genelde sinirli veya aşırı duygusal bir tepki verildiğinde bu ifade kullanılabilir.
Özetle;
- miscalculation: yanlış hesap
- wish come true: dileğin gerçek olması
- to savour: tadını çıkarmak
- to impersonate: birinin kılığına girmek/taklidini yapmak
- to break into (somewhere) – bir yere izinsiz girmek
- to freak out – korkmak/çıldırmak
- They leave Kevin behind because of a miscalculation.
- Yanlış bir hesaplama yüzünden Kevin’ı geride bırakırlar.
- Kevin’s wish came true.
- Kevin’ın dileği gerçek oldu.
- He savours being home alone.
- Evde yalnız olmanın tadını çıkarır.
- Two men are going to break into the houses.
- İki adam evlere izinsiz girecekler.
- One of the men impersonates a policeman.
- Adamlardan biri polis kılığına girer.
- Kevin freaked out because of the men.
- Kevin adamlar yüzünden korktu.
Kevin hemen hırsızlara evde yalnız olmadığı hissini vermeye çalışır, bunun için de evde insanlarla konuşuyormuş gibi davranır ve onları kandırmak ister. “birini kandırmak”, “to fool someone” şeklinde söylenir.
Ancak hırsızlar bu numarayı yutmazlar. “numarayı yutmak/kanmak” İngilizcede “to fall for a trick” şeklinde belirtilir.
Bu sırada Kevin’ın annesi Paris’te büyük suçluluk duygusuna kapılır. Kardan dolayı telefon hatları bozuktur ve bu sebepten eve telefon edip Kevin’la konuşamaz. Noel zamanı olduğu için eve geri dönecek uçuş bulması da zordur.
Durumunun zorluğunu fark eden iyi kalpli bir grup insan, onu arabayla evine bırakmayı teklif eder. Kevin’ın annesinin Chicago’ya ulaşması gerekiyordur ve Chicago bu insanların yolunun üzerindedir.
“suçluluk duymak” İngilizcede “to feel guilty” şeklinde söylenir, “birini araba ile bir yere bırakmak” ise “to drop someone off somewhere” şeklinde belirtilir. “Yolun üzerinde” ifadesi “on the way” demek.
Özetle;
- to fool someone: birini kandırmak
- to fall for a trick : bir numarayı yutmak/bir şeye kanmak
- to feel guilty : suçluluk duymak
- to drop someone off somewhere : birini bir yere arabayla bırakmak
- on the way : yol üzerinde
- Kevin tries to fool the robbers.
- Kevin hırsızları kandırmaya çalışır.
- The robbers don’t fall for his tricks.
- Hırsızlar onun numaralarını yutmazlar.
- Kevin’s mom feels guilty.
- Kevin’ın annesi suçlu hisseder.
- A group of people drop Kevin’s mom home.
- Bir grup insan Kevin’ın annesini evine bırakır.
- Chicago was on the way.
- Chicago yollarının üzerindeydi.
Kevin eve girmeye çalışan hırsızlarla başa çıkabilmek için oldukça detaylı tuzaklar kurar. ”detaylı veya çok düşünülmüş” ifadesi “elaborate” şeklinde belirtilir. “bir şeyle başa çıkmak” İngilizcede “to deal with something” şeklinde söylenir, “tuzak kurmak” ise “to set up a trap” şeklinde belirtiliyor. “Set up” kurmak ve “trap” tuzak demek.
Kurduğu tuzaklar hırsızlara ciddi zararlar verir. Birinin saçları tutuşur, diğerinin ayaklarına camlar batar, elleri yanar ve daha birçok komik duruma düşerler. “zarar vermek”, “to harm” şeklinde belirtilir.
Kevin polise haber vermeyi sonunda başarır ve komşusunun da yardımıyla hırsızları polisler gelene kadar oyalarlar. “oyalamak” İngilizcede “to stall” şeklinde belirtilir.
Özetle;
- elaborate: detaylı düşünülmüş
- to deal with something: bir şey ile başa çıkmak
- to set up a trap: tuzak kurmak
- to harm: zarar vermek
- to stall: oyalamak
- Kevin made an elaborate plan.
- Kevin detaylı bir plan yaptı.
- He set up traps around the house.
- Evin çevresinde tuzaklar kurdu.
- The traps harmed the robbers.
- Tuzaklar hırsızlara zarar verdi.
- Kevin and his neighbour stalled the robbers until the police came.
- Kevin ve komşusu polis gelene kadar hırsızları oyaladılar.
Polisler sonunda hırsızları tutuklarlar ve Kevin yine evde tek başınadır. “tutuklamak” İngilizcede “to arrest” şeklinde belirtilir.
O gece ailesi evdeymiş gibi evi toplar ve Noel için süsler. Kevin dilediği şey için çok pişman olmuştur ve ailesinin geri dönmesini ister. “Süslemek”, “to decorate” şeklinde belirtilir, “pişman olmak” ise “to regret” şeklinde söylenir.
Bunu dilediği sırada annesi kapıdan içeri girer. Birbirlerine sarılırlar ve annesi her şey için özür diler. Ailenin diğer üyeleri de eve dönerler ve Kevin onlara ev için alışveriş yaptığını anlatır. Herkes Kevin’ı tanıyamadıklarını söyler, çok sorumlu davrandığını düşünürler.
Tüm aile güzel bir Noel sabahı geçirmek üzere evde tekrar bir araya gelmiştir. “sorumlu davranmak” ifadesi “to act responsibly” şeklinde belirtilir. “Bir araya gelmek” ise “to come together” şeklinde belirtilir.
Özetle;
- to arrest: tutuklamak
- to decorate: süslemek
- to regret: pişman olmak
- to act responsibly: sorumlu davranmak
- to come together: bir araya gelmek
- The police arrested the robbers.
- Polis hırsızları tutukladı.
- Kevin decorated his house for Christmas.
- Kevin Noel için evini süsledi.
- He regrets the wish he made.
- Dilediği dilekten pişman olur.
- His family thinks he acted very responsibly.
- Ailesi onun çok sorumlu davrandığını düşünür.
- The whole family comes together for Christmas.
- Tüm aile Noel için bir araya gelir.
Evet harikasın. Artık home alone filminden 27 yeni kelime öğrendin. Çabukcak kelimeleri tekrar edelim.
————–
- fair : adil
- to prepare: hazırlanmak
- to be packed: tıklım tıklım dolu olmak
- trouble: bela
- to get in trouble: başı belaya girmek
- to wish: dilemek
————-
- miscalculation: yanlış hesap
- wish come true: dileğin gerçek olması
- to savour: tadını çıkarmak
- to impersonate: birinin kılığına girmek/taklidini yapmak
- to break into (somewhere) – bir yere izinsiz girmek
- to freak out – korkmak/çıldırmak
—————–
- to fool someone: birini kandırmak
- to fall for a trick : bir numarayı yutmak/bir şeye kanmak
- to feel guilty : suçluluk duymak
- to drop someone off somewhere : birini bir yere arabayla bırakmak
- on the way : yol üzerinde
—————-
- elaborate: detaylı düşünülmüş
- to deal with something: bir şey ile başa çıkmak
- to set up a trap: tuzak kurmak
- to harm: zarar vermek
- to stall: oyalamak
————–
- to arrest: tutuklamak
- to decorate: süslemek
- to regret: pişman olmak
- to act responsibly: sorumlu davranmak
- to come together: bir araya gelmek
—————-
Burak bey, sizi keşfetmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyorum! Çok harika bir çalışma yapıyorsunuz. Tam ihtiyacım olan birşey. Çok çok teşekkür ederim size ve dilerim birgün sizin gibi konuşabilirim İngilizceyi. Ayrıca çok sempatiksiniz ve anlatım tarzınız çok iyi.
Almanya’dan selamlar
Selma
Kesinlikle
Teşekkürler
Çok iyi anlamışsınız ✨
I’m glad to meet you
Çok teşekkür ederim çok yardımcı oluyorsun hazırladığın içeriklerle💐💜
çok başarılı harika. sizi keşfettiğime çok mutluyum.Emek dolu videolar. Yökdil sağlık alanı dosyası var mı bilmiyorum ama hazırlarsanız harika olur .Başarılar