6 ayda İngilizce öğrenmek

Bu yazıda Chris Lonsdale’ın konferansından bahsedeceğim. Chris 6 ayda akıcı olarak Çince öğrenmiş ve yıllardır psikoloji ve dil öğrenme üzerinde çalışıyor. Yıllar içinde geliştirdiği prensiplerden bazılarını bu konferansta anlatıyor.

Bu yazının sonunda sana İngilizce öğrenmede yol gösterecek 5 prensip bu prensipleri uygulayabilmen için yapman gereken 7 eylemi biliyor olacaksın. Bunlar sana İngilizce öğrenmede yardımcı olacak.

Videoda anlatılanları belli dakikalar olarak böldüm ve Chris’in ağzından anlattım. Yazının hemen hemen hepsi Chris’in söyledikleri. Kendi yorumum olan yerleri,

** (yorum) **

şeklindede yazdım. ** ** işaretleri arasında yazanlar benim yorumlarım.

Son olarak yazının altında bu videonun transkriptine ulaşabilirsin. Orada videoda söylenen her şeyin metin hali mevcut.

Daha fazla uzatmadan, işte video

 

Videoda Söylenenler

 

0.00 – 2.49

 

Daha genç yaştan hep kendi kendime “Nasıl daha hızlı öğrenebilirim?” diye sordum ve 11 yaşındayken Sovyet Rusya’da çalışan birkaç araştırmacıya bir mektup gönderdim ve “hypnopedia” hakkında sorular sordum.

** Hypnopedia, uykunda dinleyerek öğrenmeyi araştıran bir yöntem. İşe yarayan bir yöntem değil. 1.22-1.25 arasında Chris bunu açıkça belirtiyor.**

Hypnopedia bir işe yaramasa da, hypnopedia ile sorulmaya başlayan bazı sorular, hızlı öğrenmeyle ilgili önemli bulgulara kapı araladı.

Bu noktadan sonra psikoloji ile ilgilenmeye başladım ve hayatımın bu noktasına kadar bu alanda çalışmalar yaptım.

1981 yılında Çin’e gidip 2 yıl içinde Çince’de ana dili seviyesine gelmeye karar verdim. Bu yıllarda batılı bir insanın 10 yıl yoğun olarak çalışsa bile Çince öğrenemeyeceğine inanılıyordu.

Ben psikoloji hakkında öğrendiklerimi dil öğrenmeye uygulamaya karar verdim ve 6 ay içinde akıcı bir şekilde Çince konuşabilmeye başladım. Bundan bir süre sonra da ana dili seviyesine geldim.

Bu esnada değişik ülkelerden gelen insanların Çince’de çok zorlandıklarını gördüm ve Çinlilerin de İngilizce’de çok zorlandığını fark ettim. Böylece kendi kendime yeni bir soru sormaya başladım:

“Normal bir yetişkinin yeni bir dili hızlı, kolay ve etkili bir şekilde öğrenmesine nasıl yardımcı olursun?

2.49 – 5.45

 

Bu soru çok ama çok önemli. Özellikle bu devirde. Peki nasıl yapabiliriz? Aslında gayet basit.

Etrafına, bunu yapabilen insanlara bakıp, çalışan durumları bulup bu durumlarda kullanılan prensipleri uygulaman lazım. Buna “modelleme” deniyor . Ben dil öğrenme ve modellemeyle 15-20 yıldır uğraşıyorum.

Bu 15-20 yıl içinde, her yetişkinin ikinci bir dili 6 ayda akıcı bir şekilde konuşabileceği sonucuna vardım.

Bunu söylediğimde çoğu kişi bana deliymişim gibi bakıyordu. Bunun pek mümkün olduğunu düşünmüyorlardı. Ben de onlara insanlığın gelişimini örnek veriyordum. Her şey limitlerimizi genişletmekle alakalı.

1950 yılında herkes bir mili (1.6 kilometre) 4 dakikanın altında koşmanın imkansız olduğunu düşünüyordu fakat 1956 yılında Roger Bannister bu rekoru kırdı ve o noktadan itibaren süre gittikçe kısaldı.

100 yıl önce herkes ağır şeylerin uçamayacağına inanıyordu. Fakat biz uçabildiğini biliriz (Uçaklar). Ağır şeyler nasıl uçar?

Malzemeleri, doğayı inceleyerek (kuşlar) ve bulduğumuz prensipleri kullanarak yeniden şekillendiriz. Örneğin sincapları inceleyerek değişik bir şekilde uçabiliyoruz. Sincabın nasıl uçtuğunu inceliyoruz, uygun malzemerle uygun bir kıyafet modelliyoruz ve onlar gibi uçuyoruz.

Çoğu insan iyi çizemeyeceğini düşünür. Fakat uygulayabileceğin 5 tane prensip var ve bunları uyguladığın zaman 5 günde çizmeyi öğrenebiliyorsun. ( Dakika 5.08 de kendi çizdiği resimleri gösteriyor.)

Yani herkes 5 günde çizmeyi öğrenebilir ve aynı mantıkla herkes 6 ayda yeni öğrendiği bir dili akıcı olarak konuşabilir. Nasıl mı?

5 prensip ve 7 eylem kullanarak.

5.45 – 8.50

 

Prensiplere geçmeden önce 2 tane mitten bahsetmek istiyorum. İlki “Dil öğrenmek için yetenkli olmalısın.”

Sana biraz Zoe’yi anlatayım. Zoe Hollanda’ya Flemenkçe öğrenmeye giden bir Avustralyalı. Öğrenmek için çok çabaladı, zorlandı ve sonunda insanlar ona “yetenekli değilsin”, “vazgeç”, zaman kaybısın” gibi şeyler söylemeye başladı. Zoe çok üzgündü.

Daha sonra Zoe bu 5 prensibi öğrendi ve Brezilya’ya taşındı. Brezilya’da bu prensipleri uygulayarak 6 ay içinde akıcı bir şekilde Portekizce konuşmayı öğrendi. Kısaca “yetenek” fark etmiyor.

İnsanlar ayrıca bir dili öğrenmenin yolunun o dilin konuşulduğu ülkede yaşamak olduğuna inanıyor ama Hong Kong’a bak. 10 yıldır burada olup tek kelime Çince konuşamayan batılılara bak. Amerika, İngiltere, Avustralya ve Kanada’da 10- 20 yıldır yaşayan ve İngilizce konuşamayan Çinlilere bak.

Bir ülkede uzun bir müddet yaşamak bir çözüm değil. Neden? Çünkü boğulan bir adam yüzmeyi öğrenemez.

Bir dili konuşamadığın zaman bir bebek gibisindir ve yetişkinlerin o dili kullanarak konuştuğu bir ortama kendini bıraktığında bir şey anlamazsın ve öğrenemezsin.

** Chris burada çok güzel bir noktaya değiniyor. Ben de aylarca yurt dışında kalıp hiç öğrenemeden gelen çok insan gördüm. Yurt dışına çıkıp birkaç ay yaşamak yeterli değil. Orada yaptıkların, uyguladığın yöntemler ve harcadığın emek çok önemli. **

Peki 5 prensip nedir? Önce dört kelimeden bahsetmek istiyorum.

Dikkat, anlam, önem ilişkisi ve hafıza. Bu dört kelime çok önemli bir şekilde birbirleriyle bağlantılı. Özellikle öğrenmekten bahsediyorsak.

Gel, oramanın içinde bir yolculuğa bakalım.

Ormanda bir yolculuğa çıkarsın ve böyle bir şey görürsün. (Dakika 7.19 ) Bir ağaç üzerinde küçük izler. Belki dikkat ediyorsun belki etmiyorsun. Elli metre daha gidiyorsun ve böye bir şey görüyorsun. ( Dakika 7.27 – Çamurda ayı pençesi izi) Bu noktada dikkat ediyor olmalısın. Eğer dikkat etmiyorsan ve elli metre daha ilerlersen bunu görürsün. (Dakika 7.33 – Ayı resmi) Bu noktada dikkat ediyor olacaksın.

Eğer bir şey hayati bir önem taşıyorsa ona dikkat edeceksin. Eğer bir şey kişisel hedeflerinle ilgiliyse onu hatırlayacaksın.

O yüzden dil öğrenmenin birinci kuralı, senin için bir anlamı olan içeriklere odaklanmak.Bu noktada da aletler devreye giriyor.

Belli aletlerin ustalığını o aletleri kullanarak kazanıyoruz ve bu aletleri kullanmayı öğrenmenin en hızlı yolu, onları ihtiyacımız olduğunda öğrenmek. Kısa bir hikaye anlatayım.

Klavye bir alettir. Yılar önce bir meslektaşım klavyede Çince yazabilmek için her hafta, salı ve perşembe, akşam okuluna gidiyordu. Bunun haricinde haftanın her günü iki saat kendisi çalışıyordu. Dokuz ayını bölye geçirdi ve yine de klavyeden Çince yazmayı öğrenemedi.

Bir akşam bir kriz yaşadık. 48 saat içinde bir eğitim kitapçığını Çince olarak yazmamız gerekiyordu. O 48 saatte meslektaşım klavyede Çince yazmayı öğrendi çünkü kendisi için önemliydi, anlamlıydı ve hayatında başarması gereken bir şeyle ilişkiliydi.

8.50 – 9.40

 

Dil öğrenmenin ikinci kuralı, öğrenmeye çalıştığın dili ik günden kullanmaya başlamak.

Çine ilk gittiğimde tek bir kelime Çince bilmiyordum. İkinci haftamda gece trenine bindim. Yemek bölümünde sekiz saatimi güvenlik görevlisiyle konuşarak geçirdim. Nedense benimle çok ilgiliydi.

Sürekli resimler çizip el kol hareketleriyle bana derdini anlatmaya çalışıyordu ve parça parça daha fazla anlamaya başladım. Fakat asıl ilginç olan, o olaydan iki hafta sonra, insanlar etrafımda Çince konuşurken, söylenenlerin küçük bir kısmını anlayabiliyordum ve duyduklarımı öğrenmek için bir çaba sarf etmemiştim.

Dilin o küçük kısımlarını trende edinmiştim. Bu da bizi üçüncü kuralımıza getiriyor.

9.40 – 11.40 (Not: 3. ve 4. prensibi tek seferde anlatıyor. Bundan sonra 5. prensip var.)

 

İlk olarak mesajı anlarsan, dili farkında olmadan edinirsin.

Bu artık çok iyi bir şekilde belgelenmiş durumda. Buna “comprehensible input” deniyor ve bu alanda uzman olan Stephen Krashen tarafından 20-30 yıllık araştırmalar bulunuyor. Bu araştırma onlardan sadece biri. (Dakika 10.07 – Tablo gösteriyor) Yeşil çubuklar, dinleyerek ve anlayarak öğrenen insanların bir sınavdaki performansı, mor olan çubuklarsa gramer çalışarak öğrenmiş insanların sonuçları.

Anlayarak dinlemenin ne kadar önemli olduğunu buradan görebiliyoruz. (Her alanda yapılan sınavlarda dinleyerek öğrenenler daha üstün.)

Anlamak burada kilit nokta. Dil öğrenmenin yolu bilgi toplamak değil. (gramer kitapları v.b) Bir çok açıdan fiziksel antrenman gibi.

** Daha önceki maillerimde Stephen Krashen’ın araştırmalarından birini göstermiştim. Anlayarak dinlemek gerçekten çok önemli ve gramere göre çok daha etkili. Bunu kanıtlayan onlarca araştırma var. Yıllarca okulda en yüksek İngilizce notlarını almış olabilirsin ama bu İngilizce konuşabileceğini garantilemiyor.**

Taiwan’dan tanıdığım bir kadın okulda İngilizce’den hep çok yüksek notlar alıyordu fakat Amerika’ya gittiğinde insanların ne dediğini anlayamıyordu. İnsanlar ona “Sağır mısın?” diye sormaya başladı ve sağırdı da. İngilizce’ye sağırdı.

Beynimizde filtreler var ve alışkın olduğumuz sesleri duyabiliyorken, alışkın olmadığımız sesleri kale almıyoruz. Ve eğer duyamıyorsan anlayamazsın, anlayamazsan da öğrenemezsin.

Bu aynı fiziksel antrenman gibi. Konuşmak için kaslarını kullanmalısın. Suratında 48 farklı kas var ve çıkardığın sesi insanların anlayabilmesi için onları doğru bir şekilde koordine etmelisin.

Eğer birkaç günlüğüne yeni bir spor yaptıysan kaslarının nasıl ağrıdığını bilirsin. Eğer konuşurken suratın ağrıyorsa birşeyleri doğru yapıyorsun demektir.

11.40 – 12.20

 

Son prensip ise duygusal durum. Eğer üzgün, kızgın veya dertliysen öğrenemeyeceksin. Nokta.

Eğer mutlu, rahat ve meraklıysan çok çabuk öğreneceksin. Özellikle belirsizliğe karşı toleranslı olmalısın. Eğer duyduğun her şeyi %100 anlamayı bekleyen insanlardansan kafayı yiyeceksin çünkü mükemmel olmadığın için sürekli moralin bozuk olacak.

Bir kısmını anlayıp bir kısmını anlamamakla rahatsan, sadece anladıklarına odaklanabiliyorsan rahat olacaksın ve çabuk öğrenebileceksin.

** Daha önceki maillerimden birinde bu noktaya değinmiştim. Eğer her şeyi anlamakta ısrar edip anlamadığında üzülüyorsan bu uzun vadede istikrarını ve motivasyonunu yok edecektir. Bu gerçekten çok önemli.**

12.20 – 13.30

 

Şimdi bu beş prensibe göre yapman gereken yedi eyleme bakalım.

1) Çok dinle.

Çok fazla dinlemelisin. Kendini sürekli dinlediğin durumlara sok. nlayıp anlamamak önemli değil. Ritimleri dinleyip sürekli tekrarlanan kalıplara ve kelimelere odaklan.

2) Önce anlama odaklan. Hatta kelimelerden önce.

“EE, bunu nasıl yapacağım? Kelimeleri bilmiyorum?” diye soruyor olabilirsin. Ama insanların duruşlarını anlıyorsun. Kızgın veya üzgün olduğunu anlayabiliyorsun. Sadece vücut dilini inceleyerek çok şey çıkarabilirsin.

13.30 – 15.20

 

3) Karıştırmaya başla

Muhtemelen bunu hiç düşünmedin ama eğer on fiil, on isim ve on sıfat biliyorsan 1000 tane farklı şey söyleyebilirsin. Dil yaratıcı bir işlemdir. Bebekler nasıl konuşur? “Ben. Duş. Şimdi.

O yüzden karıştırmaya başla ve eğlen. Mükemmel olmak zorunda değil sadece işe yaraması lazım.

Ve bunu yaparken çekirdeğe odaklan. Her dilde yüksek frekanslı içerik vardır. İngilizce’de 1000 kelime günlük iletişimde söyleyeceğin her şeyin %85 ini karşılayacaktır. 3000 kelime İngilizce’de günlük konuşmanın %98 ini karşılayacaktır.

4) Bir dile yeni başlıyorsan temellere odaklan

İlk hafta “… nasıl dersin?”, “Anlamadım tekrar eder misin?” gibi şeyleri söylemeyi öğren. Bu kalıplar yeni kelimeler öğenmende sana yardımcı olacak.

İkinci haftada “you”, “me”, “this”, “that”, “give”, “know”, “hot”, “simple” gibi basit isimler, basit sıfatlar ve basit fiiller öğrenmelisin.

Üçüncü ve dördüncü haftada artık “although”, “but”, “therefore” gibi “yapıştırıcı” kelimeleri öğrenmeye başlamalısın. Bu kelimeler cümleleri birbirine bağlayarak daha karmaşık cümleler kurmanı sağlayacaktır.

Bu noktada artık konuşuyorsun.

15.20 – 18.05

 

5) Kendine bir “language parent” bulmalısın.

Eğer çocukların ebeveynleriyle nasıl iletişim kurduğuna bakarsan bunun ne demek olduğunu daha iyi anlayabilirsin. Bir çocuk konuştuğunda basit kelimeler ve basit kombinasyonlar kullanır. Bazen de kelimeleri tuhaf telaffuz eder ve ailenin dışında olan insanlar ne dediğini anlamaz. Fakat aile anlar.Böylece çocuğun güvenli bir ortamı olur ve özgüven kazanır.

Aile çocukla konuşurken anlayacağı kelimeler seçer ve konuşurken vücüt dili kullanır. Böylece çocuk sürekli o dili duyabileceği güvenli bir ortamda büyür. Bunun işe yaradığını biliyoruz aksi halde ana dilini konuşamıyor olurdun.

Kendine bir  “language parent” bulmalısın. Bu kişi seni insan olarak seven, seninle dengi gibi iletişim kuracak ve söyleneni anlamana yardımcı olacak biri olmalı. Bir “language parent” olmanın dört kuralı var.

1) Öncelikle söylemek istediğini hep anlamaya çalışırlar. Tamamen anlaşılmayacak şekilde konuşsan bile.

2) Hatalarını düzeltmezler

3) Anladıklarını sana düzgün bir şekilde bildirirler.

4) Bildiğin kelimeleri kullanırlar

6) Suratı kopyala

Yapman gereken altıncı şey suratı kopyalamak. Kasların doğru bir şekilde çalışmasını sağlamalısın böylece söylediklerin kulağa doğru gelecek. Yapabileceğin birkaç şey var.

Öncelikle hissi duymalısın ve sesi hissetmelisin. İdeal olarak ana dili İngilizce olan birini inceleyip suratını nasıl kullandığını incelemelisin ve beynine bu kuralları emmesine izin vermelisin.

Eğer ana dili İngilizce olan birini bulamıyorsan bu tarz videolar izleyebilirsin. (Dakika 17.02 de slayt gösteriyor.)

6) Direk bağlantı

2.dilini öğrenen çoğu insan kelime listelerini kullanarak kelimeleri teker teker ezberlemeye çalışır. Çok etkisiz bir yöntem.

Fark etmen gereken şey, bildiğin her kelimenin kafanda bir resim ve duygu olduğu. Eğer ateşten bahsediyorsan dumanın kokusunu alabiliyorsun ve çıkardığı sesi duyuyorsun. Ben buna “aynı kutu, değişik yol” diyorum. Farklı bir yol (kelime) kullanarak aynı anlama (ateş) geliyorsun ve sadece o resimle sesi birleştiriyorsun. Kendi dilinin filtresinden geçirmiyorsun.

Zamanla bunu içgüdüsel olarak yapmaya başlıyorsun ve kelimeleri çok daha hızlı öğrenmeye başlıyorsun.

18.05 – 18.26

 

Evet, işte bilmen gereken 5 prensip ve uygulaman gereken 7 eylem. Herhangi birini yapman öğrenme hızını arttıracaktır. Ve unutma öğrenen kişi olarak bunlar senin kontrolün altında. Hepsini yaparsan 6 ayın sonunda ikinci bir dili akıcı olarak konuşabiliyor olacaksın.

**Evet videonun sonuna geldik. Chris yapman gereken en temel şeyleri çok güzel bir şekilde sıralamış. Hepsini yapamasan bile yapabildiklerini mutlaka uygula. Kelime listelerinden kuru kuru kelime ezberleme.

Bol bol İngilizce dinle ve ana dili İngilizce olan insanların kullandığı kalıpları v.b taklit et.

Bu videoya ait transkripti görmek istersen buraya tıklayabilirsin. Videoda söylenen her şey kelime kelime İngilizce olarak yazılı.

İzlediğin ve okuduğun için teşekkür ederim. Görüşmek üzere.**

 

8 Yorum Kendi yorumunu ekle

  1. Çok bilimsel ve faydalı açıklamalar olmuş . Yıllarını dil olayına vermiş bir Usta’dan bu olayı dinlemek ayrı zevkti.

  2. Uygulamalar indirebilirsiniz. Swipe for English ve duolingoyu indirebilirsiniz

  3. İşitme kaybı olan kişiler hakkında açıklamalara hiç rastlamadım.

Yorum Bırak