İngilizce’de Even Kelimesi

Even kelimesi şaşırtan, beklenmeyen ya da abartı durumlarda kullanılıyor ve kurduğun cümleye “bile” veya “hatta” anlamını katıyor. Cümle içinde nasıl kullanabileceğine ve birbirinden farklı anlamlarına beraber bakalım.

Konuyla ilgili PDF dosyasını indirmek için linke tıklayarak e-posta adresini bırakman yeterli. =)

Genelde cümle kurarken even kelimesi fiilden önce gelir. Bunun dışında kurduğun cümleye “eşitlik” anlamı katmak için de kullanabilirsn. Örnekler üzerinden even kelimesinin farklı kullanımlarını inceleyelim.

  • Diyelim ki bir arkadaşına yemeğe gittin, ertesi gün de başka bir arkadaşına masanın beklediğinden daha güzel olduğunu anlatıyorsun ve “Masa harikaydı, kurabiye bile getirdiler.” demek istedin. Bu durumda “bile” kelimesinin kattığı anlam için “even” kelimesini kullanarak “It was an amazing table.They even brought cookies” diyebilirsin.
  • Veya diyelim karanlık bir yolda yürüyorsun ve arkadaşını göremedin, o da bir anda karşına çıktı. Şaşkınlığını belirtip “Orada olduğunu bile görmedim!” demek için even kelimesini kullanarak “I didn’t even see you there!” demen yeterli.Farklı bir örneğe daha bakalım.
  • Misafir ağarlayacaksın ve hazırlık yapıyorsun ancak geç kaldın. “Daha yemek yapmaya bile başlamadım.” derken “bile” anlamını katmak için even kelimesini kullanabilirsin. “I haven’t even started cooking yet.”
  • Ya da, cevap vermesini beklediğin kişi bile cevap vermediğinde “Even he didn’t answer.” yani “O bile cevap vermedi.” diyebilirsin.
  • Bir örneğe daha bakalım. Mesela diyelim ki biri sana abartılı bir şekilde tepki verdi ve sen bunu başkasına anlatırken “Çok kızgındı, hatta ağladı.” demek istedin. Bu durumda yine “even’’kelimesini kullanarak “She was very angry, she even cried.” diyebilirsin.

Even’ın “bile veya hatta” anlamı katmak dışında başka bir görevi de “vurgu yapmak”. Bir cümlenin içinde belirli bir kısmı vurgulamak istiyorsan, even’ı bu kısmın başına getirebilirsin ve cümleyi o şekilde kurabilirsin.Hemen birkaç örnekler üzerinden daha çok aklında kalacaktır.

  • Mesela diyelim bir maç izliyorsun, ve herkes çok iyi oynuyor. Takımın en zayıf oyuncusunun dahi gol attığını belirtmek için “even”kullanabilirsin. Bunun için “Even he scored a goal.” yani “O bile gol attı.” diyerek, o kişiyi vurgulamış olursun. Bunun için “even” kelimesini kişiden önce getirmen yeterli.
  • Bir başka örnek daha görelim. Diyelim ki televizyon o kadar yüksek seste açık ki, bunu belirtmek için arkadaşına “Komşular bile televizyonu duyuyorlar.” demek istiyorsun. Bu anlamı cümleye “even” kelimesiyile vermek için, “Even the neighbours are hearing the TV.” demen yeterli.

“Even” kelimesinin bu kullanımları dışında, kullanıldığı iki kalıp daha inceleyelim. “even tough” ve “even if” kalıpları.

“Even tough” kalıbının, “although” ile anlamı aynı ve “rağmen” anlamına geliyor. Bunu cümlede, olabilecek her şey gerçeleştiğinde ama yine de beklenilenin tersi bir sonuç çıktığı durumlarda kullanabilirsin. Örnekler üzerinden ne demek istediğimi daha iyi gösterebilirm.

  • Diyelim ki bir yere yetişmeye çalıştın ancak yetişemedin ve bunu bir arkadaşına “Koşmama rağmen yetişemedim.” diyerek anlatmak istiyorsun. Bunun için cümlede “even tough” kullanarak “Even though I ran, I couldn’t reach it.” şeklinde söyleyebilirsin. Burada “Even though I ran”, “Koşmama rağmen” demek.
  • Ya da bir sınavın olduğunu ve bu sınavın kötü geçtiğini varsayalım. Bu durumu “Çok çalıştığım halde sınavım kötü geçti.” şeklinde açıklamak istiyorsan “even though” kullanabilirsin, ve “My exam went bad even though I studied a lot.” diyebilirsin.

Şimdi de “Even if” ifadesine bakalım. “Even if” kalıbında “even” kelimesi, ihtimal belirten “if” kelimesinin önüne gelerek “yapsam bile/olsa bile” anlamı verir. Yani, olması muhtemel olan ve aşırılık belirten durumlar varsa, bu kalıbı kullanabilirsin.

  • Örneğin diyelim ki hava kapalı ancak yine de koşuya çıkmakta kararlısın ve bunu “Yağmur yağsa da koşuya çıkacağım.” şeklinde belirtmek istiyorsun. Böyle bir durumda koşuya çıkmak, abartı ve normalde beklenmedik bir durum olduğu için cümleyi “even if” kalıbı kullanarak kurabilir ve “I will go running even if it rains.” diyebilirsin.
  • Bir başka örneğe daha bakalım. Bir arkadaşına, konsere ne kadar gitmek istediğini anlatıyorsun ve “İzin vermeseler de o konsere gideceğim.” diyeceksin. “Even if’’ kalıbıyla durumun ciddiyetini anlatabilirsin “I will go to that concert even if they don’t allow me.” diyebilirsin.

Son olarak, “even” kelimesinin bir anlamı da “eşit” ya da “denk”. Örneğin İki çanta “eşit” miktarda ağırsa, iki kişinin hakları birbirine “eşit” ise veya buna benzer durumlarda “even” kelimesi kullanılıyor.

  • Mesela diyelim yanyana duran iki bardak var ve ikisinde de aynı miktarda çay var. Bir arkadaşın sana hangisinde daha çok çay var dediğinde, “İkisi de eşit.” demek istiyorsan “even” kullanarak “They are even.” diyebilirsin.
  • Son bir örneğe daha bakalım. Diyelim ki bir arkadaşın sana şaka yaptı ve sen de ona yaptın. “Ödeştik.” demek için “We are even” şeklinde söyleyebilirsin.

Evet, artık “Even” kelimesinin anlamını ile “even though” ile “even if” kavramlarının kullanımlarını öğrendin ve nerede kullanman gerektiğini biliyorsun. İzlediğin ve okuduğun için çok teşekkür ederim.

Konuyla ilgili ek örneklerin de olduğu PDF dosyasını bu linke tıklayarak indirmeyi unutma. =)

27 Yorum Kendi yorumunu ekle

  1. Hocam öncelikle çok teşekkürler çok faydası oldu.Bir sorum var:”Ne olursa olsun oraya geleceğim.” i nasıl söyleriz?Bir kalıp mıdır?

  2. çok fedakarca ve bilinçli bir yardım..tebrik ediyor basarılarınızın devamını diliyorum..
    mehmet aydın

  3. sag olun bunu camaatla paylasdiginiz ucun insan oz bildizlerini digerleri ile bolusmelidir

  4. this text is tremendous description. thanks for that. I was mixing this issue. this is workable for everyone.

  5. Elinize sağlık. Yeni yeni öğrenmeye başlıyorum. Bana düzenli olarak çalışabilmem ve nereden çalışmam gerektiği ile ilgili öneriniz var mı? Şimdiden teşekkür ederim.

  6. Sen harika bir insansin. Rastgele denk geldim sitene, harika isler. Tekrar tesekkurler.

  7. Öğrendikce öğrenesim geliyor, ama yavaştan soğuyorum ing’den çünkü çok tarzanca kalıyor. 🙁 sırf bizim türkçemiz yüzünden öncende türkçemiz böyle değildi. Atatürk’ün yazdığı gençlik hitabesin dekiyle şuan ki türkçe nin arasında çok fark var. Türkçe öyle bir dil ki herşey herşeye uyuyor. Biz bir günah işlemişiz ki cezasını çekiyoruz😄

  8. Cok temiz ve net anlatmissiniz, sizin sitenizden ve videolarinizdan cok istifade ediyorum, insallah sizi kesfetmeyen kisilere de biran once nasip olur..ingilizce de kisaltma denen bir yapi var.. onu da anlatir misiniz, ya da ornek verir misiniz?

  9. ekşi sözlük’te bir yazarın yorumuyla keşfettiğim henüz başladığım ve bana çok iyi geleceğini düşündüğüm bir site. sizin bu amme hizmetinizin karşılığı; benim de ‘sizi’ her ingilizce öğrenmek isteyene söylemek olacaktır. çok teşekkür ederim kendi adıma elinize emeğinize sağlık (:

  10. Çok anlaşılır ve öğretici şekilde yazmışsınız. Siteniz de aynı şekilde anlaşılır ve öğretici. Teşekkürler, Allah işinizi rast getirsin.

  11. bütün videoları 2 hafta içinde izledim.video sürlerinin kıs aolması dersten sıkılmamı sağladı.anlatımıznız akıcı ve akıdla kalıcı .emeğiniz için teşekkürler..

  12. Tesadüfen bu siteye rastladım. Çok güzel, başarılı bir anlatım. Pırıl pırıl, herşey çok ney. Ağzınıza sağlık

  13. “Even the neighbours are hearing the TV.”
    Yukarıdaki bu örnek hatalı, HEAR non-progressive ve progressive tense formatlarında kullanılmaz. Sadece çok özel durumlarda kullanılır.
    Örneğin, haberlerin, dedikoduların duyulması gibi.
    EX: I am hearing good news about you. ( Senin hakkında iyi şeyler duyuyorum.)

Yorum Bırak